Bu sürece başlamak için “şirket evliliği”, “halka arz”, “yeni yatırımlar” vb. gibi şartların oluşmasını beklemek çok yanlış. Peki bu değişim yolculuğuna nasıl mı çıkacaksınız, işte yanıtı… Eren ÇEP Yazdı…
Eren ÇEP /Founder & Management Organization Consultant
Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman, “Verimlilik şu an için her şey değildir, ancak uzun vadede neredeyse her şeydir.” der.
Peki üretkenliği, kazancı, kurumsal mutluluğu artırmanın anahtarı nedir?
Her şeyden önce, tüm biçimleriyle değişim ve yeniliktir.
Değişim Yönetimi ve Değişim Hedefi çalışmalarımıza bakalım!..
Çok hızlı..
Arada bir yetişmek zor tabi. Ama tempoyu yakaladığında peşinden koşmak da keyifli bu hedefin.
Eski iş modelleri, emir/komuta mantığı, motivasyon kaynakları, sinerji dinamikleri; her şey ama her şey değişti, değişiyor…
Kurumlar statik ve bürokratik bir yapıdan yaşayan bir şekle doğru evrildikçe, ekip üyeleri bireysel değerlerini kavrayıp bu değerler üzerine inşa edilmiş dengeli bir yaşam farkındalığı kazanınca, insanlar ve yer aldıkları organizasyonlar arasındaki çizgi de bulanıklaştı.
Artık geleneksel yönetim kavramları ve tarzları anlamını yitirdi.
..Ve “değişim” dediğimiz o sihirli kelime her işletmenin kapısını çaldı.
Şimdi sıra doğru kaptanla, donanımlı bir ekip kurup tekneyi hazırlayarak enginlere açılmakta…
Son zamanlardaki değişim yönetimi çalışmalarımız da bize bu makale için ciddi malzeme yarattı.
Burada bir kazan çorba kaynatıyoruz; yatırımcı ve yönetici dostlar da kepçelerinin ya da kaselerinin büyüklüğü kadar sebeplensin…
Sektör ve kurum kültürlerine göre farklılıklar olsa da küçük ipuçları paylaşalım dedik.
” Bu değişim işine nasıl başlarız?..” dan başlayalım!
İlk önce, geçmişin üzerine bir sünger çekelim.
Yüzlerce yıl önce Sokrates söylemiş, “Değişimin sırrı, tüm enerjinizi eskiyle savaşmaya değil, yeniyi inşa etmeye odaklanmaktır.”
Bu sürece başlamak için ille de “şirket evliliği”, “halka arz”, “yeni yatırımlar planlamak” vb. gibi şartların oluşmasını beklemek oldukça komik olur.
Zira, kurumların temeli olan “insan” değişti.
Kurumunuz bu konuda geç kalmış olabilir, zaman kaybetmeyin!
Notlara geçelim…
Bu iş eylemle başlar, hedef veya yapılacaklar listesi ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun, öncelikle ve sadece başlanması gerekir.
Gelecek bugün, beklediğimiz değişim biziz. Bunu kabul edin, meydan okuyun ve sürecin sizi nereye götürdüğünü görün.
Kaç kişi olurlarsa olsun, kilit noktalarda bulunduğunu düşündüğünüz çalışanlarınızla bire bir görüşüp bu süreç için gönüllü olmaya teşvik edin, etkinleştirin ve motive edin.
Lideri olduğunuz organizasyonu görme şeklinizi değiştirin!
- Kuruluşunuzun amacını yeniden tanımlayın, kazancınız yalnızca yaratabileceği değer kadar anlamlıdır.
- Stratejik hedefleri basit tutun ve doğrudan varoluş nedenine göre yönlendirin.
- İş gücü yerine bir aile ruhu geliştirin.
- Ortak hedef ile değişimin var olabileceğinden emin olun.
- Ortak hedef; sonuçları ortaya çıkaracak, bu çabaların değerini ortaya koyacak ve kar yaratacak olan ekibi yönlendirecektir.
- Sahip olduğunuz bilgi ve disiplin temeli üzerine cüretkar ve cesur bir yaklaşım geliştirin. Bu konuda profesyonel mentorluk ya da koçluk gibi hizmetleri almaya açık olun. Zira –size ait- bir iş modeli kurgusu yaratmak gerekecektir. Destek çok önemli.
İşin püf noktası, esnek olacak kadar rahat; ancak vizyonu, ekibi ve sonuçları bir arada tutacak kadar güçlü bir organizasyon modeli tasarlamaktır.
Bu model her kuruluş için elbette farklı olacaktır. Ancak test edilmesi gereken kritik başarı faktörleri aynı olacaktır:
- Ortak amaçlı bir vizyon yaratabilir ve hayata geçirilebilir mi?
- Mevcut ekip ‘bütün benlikleriyle’ bu sürecin içine çekilebilir ve sürekli geliştirilebilir mi?
- Ekibiniz, üretim ve yönetim süreçlerinde, müşterileri ve tedarik zincirindeki dengeleri yıpratmadan yeni fikirler ve değer yaratmayı başarabilir mi?
Bu arada, üzerine inşa edilmesi gereken temelin “güven” olması gerektiğini kesinlikle unutmayın!
İnsanlara yatırım yapın! Özellikle de “değişim” sürecini sürükleyecek kişilere bakışınız, davranışınız değişsin!
Örneğin; bu ekibin içinden rastgele 10-15 kişi seçin. Onlara hobilerinin ve ilgi alanlarının ne olduğunu sorun, bu alanlarda onlara yatırım yapın. Onlara bir gün satın alın, bir deneyim, bir veya iki günlüğüne gidip kendilerini tutkularına kaptırabilecekleri bir şey olsun bu. Geri döndüklerinde ne öğrendiklerini, bu deneyimin onlara nasıl hissettirdiğini, kimlerle tanıştıklarını, onları nasıl geliştirdiklerini öğrenin. Ardından, bu deneyimin çalışma ortamlarında uygulanabilecek herhangi bir fayda ya da fikir yaratıp yaratmadığını sorgulayın.
Alacağınız yanıtlar sizi fazlasıyla şaşırtacak, hazır olun!
Bu konuda yazacak, paylaşacak o kadar çok şey var ki…
Bu “Değişim Yönetimi“nin yalnızca başlangıcı…
Devamı gelecek.
Sevgilerimle…